Prijevod od "držiš u" na Turski

Prijevodi:

tuttuğun

Kako koristiti "držiš u" u rečenici:

To je čudesna moć i čudo od mača kojeg držiš u rukama koji je omogućio da se opet sretnemo.
Bu bizim buluşmamıza izin veren şu elinde tuttuğun kılıcın... muhteşem gücünün ve mucizesinin eseri.
* Zato jer me zapravo ne voliš već me samo držiš u iščekivanju *
* Çünkü gerçekten sevmiyorsun, sadece oyalıyorsun beni * Tamam millet, beş dakika ara.
Fotografije u vezi kojih si imao halucinacije i za koje si vjerovao da ih držiš u rukama.
Photographs about which you've had hallucinations... which you believed you held in your hand.
Samo mu daj pregled podmornice i detaljno objasni to što držiš u ruci.
Denizaltı hakkında bildiklerini ve elindekini anlatacaksın.
Ipak, srce mi puca kad pomislim da neću moći vidjeti rođenje našeg djeteta, kako je držiš u rukama, njezin prvi osmijeh.
Ama çocuğumuzun dünyaya gelişini, onu kollarında sallayışını onun ilk gülücüğünü göremeyeceğimi düşününce perişan oluyorum.
Zar to držiš u pretincu ispod sjedala?
Otobüsle birlikte denizde kaybolmaya mı hazırlanıyordun?
Ne mogu da verujem da me držiš u neizvesnosti celu noć.
Bütün gece burada oturup beni merakta bıraktığına inanamıyorum.
Nina, radi što moraš da nas držiš u toku.
Nina, başarılı olması için ne gerekiyorsa yap.
Ipak, najbolje je da ga držiš u garaži još nekoliko godina.
Yine de en iyisi, onu birkaç yıl garajda tut.
Stvaro znaš da držiš u neizvjesnosti.
Bir adamı çizgide nasıl tutacağını iyi biliyorsun.
Možda bi želio da razmisliš o tome da me držiš u ovom kavezu.
Belki beni bu kafeste tutmayı bir kere daha düşünmelisin.
Nosiš iste pantalone kao i juče i to su ti rezervne koje držiš u ormariću.
Üzerinde dün giydiğin pantolon var. Ve bu gömleği de buradaki dolabında tutarsın.
Znam da je dio tvog posla da sve te tajne držiš u svojoj glavi, ali ne bi trebao ih skrivaš od mene.
İşinin bir kısmının kafanın içinde o sırlarla yaşamak olduğunu biliyorum ama onları benden saklaman gerekmiyor.
Znam kako je kad nešto takvo držiš u sebi.
Böyle bir şeyi içinde tutmanın ne demek olduğunu biliyorum.
Kelsey, morat ćeš da se držiš, u redu?
Kelsey, biraz daha dayan, olur mu?
Razumijem da me držiš u zatvoru u nadi da ćeš me naučiti lekciju.
Bana bir ders verme ümidiyle beni hapiste tuttuğunun farkındayım.
Nemaš prava da me držiš u ovoj sobi.
Beni bu odada tutmaya hakkın yok.
Vrijeđa me i činjenica da me držiš u pozadini vjenčanja moje vlastite kćerke koje, žao mi je što to kažem, još uvijek smatram bizarnim!
Ayrıca öz kızımın düğününde beni arka planda tutmanı da içerliyorum ki böyle söylediğim için üzgünüm ama bence çok tuhaf.
Ti rezervni pištolj držiš u torbici, je li?
Yedek silahını çantanda taşıyorsun, değil mi?
Zašto mi samo ne kažeš to što držiš u sebi i ne želiš da znam?
Gerçekten hissettiğin ama bilmemi istemediklerini söylesene.
Ako ti značim tako malo,... zašto me držiš u blizini?
Madem senin için bu kadar önemsizim, öyleyse neden beni yaninda tutuyorsun?
To što držiš u ruci nije 'Dalton Enterprises'.
Tuttuğun şey Dalton Şirketi dosyası değil.
Ne znači ništa u poređenju s onim što držiš u srcu.
Boy ölçüşebilir mi yani hiç senin kalbindekiyle?
U redu, gle, znamo da me držiš u šaci.
Bak sen de, ben de elinde olduğumu biliyoruz.
Glupi policajac kao ti, voliš ga izvaditi i osjetiti, pa ga držiš u blizini, je li?
Senin gibi salak bir polis almak istedin ve hissettin ve kendine yakın tutmak istedin, değil mi?
Ne pitaj. -Znaš da ga držiš u šaci?
Onu serçe parmağında oynattığını biliyorsun değil mi?
Da li se iskreno osjećaš bolje, što me držiš u samici?
Sahiden beni yalnız başıma tutman daha iyi hissetmeni sağlıyor mu?
Pogledaj ga u oči i daj mu do znanja da ga držiš u šaci.
Gözlerinin içine bakıp, onu kafanda bitirdiğini anlatmanı istiyorum.
Kerozin, koji držiš u štali... ima li još toga?
Kulübedeki gazyağından elinizde başka var mı?
Držiš u ruci bijeli papir i pitaš "Što je ovo?"
Beyaz bir kağıdı eline alır ve "Bu ne?" diye sorarsın.
Ne mogu obavljati svoj posao ako me držiš u mraku.
Selam. Beni bilgilendirmediğin sürece işimi yapamam.
Moraš znati koga da se držiš u ovom pokretu.
Bu harekette kimin yanında duracağını bilmelisin.
"Noa, zašto si pustio sve životinje, osim pijetla kojeg držiš u rukama?"
"Nuh, niye tüm diğer hayvanları saldın da horozu bir türlü elinden bırakmıyorsun?"
To bi moglo biti da ti držiš u šaci Burova, zato jer te muči savjest, zbog onog što se desilo Nini.
Burov meselesini ilerletememenin sebebi vicdanının seni rahat bırakmaması olabilir Nina'ya olanlar yüzünden.
Pokazat ću ti kako da ih držiš u redu.
Onları nasıl hizada tutacağını sana gösteririm.
Kad čuju što si zaista smjerao, trebat će ti više od vojske da ih držiš u redu.
Senin gerçekte kim olduğunu bir kez duyduklarında,...onları hizada tutmak için bir ordudan fazlası gerekir.
3.332221031189s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?